Aral Gölü’nün kurumasıyla birlikte, milyonlarca insanın yaşamını olumsuz etkileyen, ekolojik felakete yol açan bir çöl ortaya çıktı.

Taşkent’te düzenlenen “Aral Felaketinin Sonuçlarını Hafifletmek için Ortak Eylem” başlıklı konferansta Orta Asya Bölgesel Çevre Merkezi İcra Direktörü İskandar Abdullayev, Orta Asya ülkelerinin Aral felaketinden ders çıkarması ve benzer doğal felaketlerin ortaya çıkmasını engellemesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Taşkent Program Koordinatörü Ali İhsan Çağlar, Aral Gölü’nün kurumasının sadece Orta Asya’nın değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu kaydetti. Çağlar, kuruyan Aral Gölü’nün sosyo-ekonomik ve ekolojik durumunun iyileştirilmesi için gölün havzasında TİKA tarafından bir dizi projenin hayata geçirildiğini ve bu çerçevede yüz hektarlık alanda yeşillendirme çalışmaları yürütüldüğü bilgisini verdi. Aral Gölü, 1960’a kadar 68.000 kilometrekarelik alanıyla dünyanın dördüncü büyük gölüydü. Kazakistan, Türkmenistan ve özellikle Özbekistan’da pamuk üretimini arttırmak için gölü besleyen Ceyhun (Amuderya) ve Seyhun (Sirderya) nehirlerinin sularının kanallarla pamuk tarlalarına dağıtılması sonucunda gölün suyu gittikçe azaldı. SSCB dağıldıktan sonra da devam eden sulama politikalarıyla gölün kapladığı alan 3.500 kilometrekareye kadar düştü ve göl havzasında çölleşme ortaya çıktı. Ayrıca kullanılan tarım ilaçları, suni gübre ve nehir boyundaki madencilik faaliyetleri nehirler ile gölün kirlenmesine yol açtı. Çölleşme nedeniyle yılda yaklaşık 43 milyon ton toz yükseliyor ve zararlı maddeler içeren bu toz çevre bölgeleri de olumsuz etkiliyor ve bölgede çeşitli hastalıkların yayılmasına yol açarak ekolojik ve sosyo-ekonomik durumu daha da kötüleştiriyor